3 Ekim 2014 Cuma

denizini yitiren denizci, yukio mişima


Bir amip olsaydım, sürekli bölünebilir bir tek hücreli olsaydım, çirkinliği yenerdim, diye düşünürdü.Oysa insan, hiçbir şeyi yenebilecek oranda ufak ya da büyük değildi.
---
Noboru düşlerinde bile ağlamazdı. Çünkü yufka yürekli olmamak yiğitliğin şanındandı.Denizin yıpratmasına direnen, gemi gövdelerini yiyip bitiren midyelere, yosunlara dudak büken, cam kırıkları, eski pabuçlar, dişsiz kırmızı tarak, şişe kapakları, prezervatifler arasından limanın dibindeki çamur birikintisinin üzerine ve pırıl pırıl inen büyük demir çapa -Noboru yüreğini böyle tanımlamayı, böyle düşlemeyi severdi.Günün birinde göğsüne çapa dövmesi vurduracaktı.
---
Ama yıllar geçtikçe Ryuji bu büyülü diyarlara kayıtsızlaştı.Bütün denizcilerin paylaştığı o tuhaf duyguya kapıldı:Ne karanın ne denizin malıydı.Belki de karadan nefret eden birinin karayı hiç bırakmamsı gerekirdi.Kıyıdan kopup yabancılaşma ve uzun süreli seferler, giderek insanı karadaki yaşantıyı düşlemeye zorlar, onu nefret ettiği bir şeyi özlemenin anlamsız acılarına sürüklerdi.
---
Gerçek tehlike yaşama eyleminin ta kendisidir.Hiç kuşkusuz, yaşamak, varoluşun farklılaştığı bir kargaşadır.Fakat varoluşu her an aslında olduğu düzensiz haline çözümleyip ortaya çıkan endişeden hareketle, her an ilk kargaşayı yeniden yaratmaya çalışan kaçık bir eylemdir yaşamak.Bu denli tehlikeli başka bir iş daha olamaz.Varoluşun kendinde hiçbir korku ya da hiçbir örtülü yan yoktur, bu korku ve tedirginliği yaratan yaşamak eylemidir.Ve toplum kökende anlamsızdır; kadın erkek bir arada yıkanılan Roma hamamları gibidir.Okul da, toplumun minyatürüdür: Bu yüzden bize boyuna buyruk veriyorlar.Bir avuç kör adam, bize ne yapmamız gerektiğini söylüyor, sınırsız yeteneklerimizi paramparça ediyor.
---
Eğer düşündünüz ve çok sayıda şeyi yapmamıza izin verildiği sonucuna vardıysanız yanlış yerdesiniz.Esas izin veren, göz yuman bizleriz.Öğretmenler, okullar, babalar, toplum -bütün bu süprüntü yığınlarına biz göz yumuyoruz.Güçsüz olduğumuz için değil.Göz yummak bizim özel ayrıcalığımız ve eğer acıma duygusuna kapılırsak, bunlara göz yumacak kadar insafsız olmazdık.Sonuç olarak demek istiyorum ki, sürekli olarak göz yumulmaması gereken şeylere göz yumuyoruz.Aslında hoş görülebilecek pek az şey var- örneğin deniz.
---
Yazdıkları bu yasa kitabı, bence bir çeşit masal: güzel, ölümcül bir masal.Bir bakıma anlaşılabilir bir şey bu.Ne de olsa şimdiye kadar masalla avutulan, savunusuz, saf sevimli çocuklardık.

Denizini Yitiren Denizci
Yukio Mişima

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder