3 Ekim 2014 Cuma

ali nizâmi beyin alafrangalığı ve şeyhliği, abdülhak şinasi hisar

Ali Nizami Beyin kendisi de acaba bu kırk çift ayakkabıdan bir çiftini giydiği zaman hangi hayırlı veya hayırsız, hangi mutlu veya ümitsiz yollarda yürüyerek acaba hangi hayat cilvelerine varıyor ve hangi selamet noktalarına erişiyordu?Ve acaba böyle bir halâs noktasına erişebiliyor muydu?Böyle bir kurtuluş noktasına eriştiği var mıydı?
---
Siz bütün kainatın esaslı sırrını bulup asıl hikmetini söylediğinizi umarsınız.Halbuki ifade ettiğiniz ancak kainatın bir tek köşesinde, bir an için açmış bir tek ve muvakkat hakikatten ibarettir.İşte, muvaffak olunca, sanat da, en yüksek felsefe gibi, bunu mükemmel gibi gösterir.
---
Ali Nizami Bey ihtimal ki hastalanmış olduğu günlerde her şeyin o düşünmek istemediği faniliği ona iç yüzünden görünmüştü.O, vaktiyle , hiç hatırlamak istemediği ölümle bir an göz göze gelmiş olduğu içindir ki ruh rüştüne ererek böyle uhrevi bir tevekkülle selamete erişmişti.Demek ki onda ya hiç yeryüzüne çıkmamış yahut kurumuş, susmuş sanılacak ırmaklar, hassasiyetinin tabakalarında, alttan alta devam ettikleri için, insanlığın maziden gelen bu kör kuvvetleri ve ırkının en iptidai tabiatları tehlike anında birden coşarak, taşarak ve onun imdadına koşarak bütün kuraklığını eritmiş, kendisinden o kadar uzak gözüken ve kendisinin o kadar mahrum göründüğü bir şarklı ve müslüman tevekkülü ona büyük bir teselli ve tam bir deva, şifa ve inşirah olmuş, İbsen'in diyeceği gibi "Hayatı bir yalan" olmuş ve kendisini kurtarmıştı.


Ali Nizâmi Beyin Alafrangalığı ve Şeyhliği
Abdülhak Şinasi Hisar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder