29 Kasım 2025 Cumartesi

Kurban Çiftliği - Kamil Yeşil


...

İbili, önce kendi önündeki samana bir de arkadaşının önündeki arpa kırıklarına baktı.Demek, dedi içinden, cinsi ayrı olanın aşı da ayrı oluyor.

...

Devenin diğer adı 'sabır' değil miydi? Bu zamana kadar beklemişti, biraz daha bekleyebilirdi.

...

Geviş getirmiyordu da sanki kin güdüyor, diş gıcırdatıyor, dişlerinin ucunu sivriltiyordu.

- Ben ne Mekke'ye gittim ne Medine'ye, dedi.Dağdan odun, zeytin taşımaya başladığımda bir küçük Boduk idim.Sadece sen değil; bu ahırda hiç kimse benim küçüklüğümü, çocukluk adımı bilmez, dedi sonra.Benim adıma, senin kadarki yaşta Boduk derler.Bu mesleğim, Sarı Öküz arabaya koşuluncaya kadar devam etti.Ama "hacı"lık makamına çıkmışız bir kere.Artık dedem mi çıkmıştır, onun dedesi mi bilemem.Bir de bizi güreştirdikleri bahar ayını hatırlıyorum.

...

- Arkadaşlar, dedi.Ben bir 'seyyid'im demiştim.Ben neden 'seyyid'im?Çünkü benim dedemin büyük dedesinin büyük dedesi Peygamberimizin bineği idi.Kusva da onun adıdır.Kusva, Peygamberimize aşıktı.O'nu üzerinde taşımak hayatının gayesi idi.Peygamberimiz başka bir deveye binecek diye ödü kopardı.Geceleri gizli gizli ağlardı bu yüzden.Ama sabah olup da Peygamberimiz kendisine bindi mi aheste aheste yürümeye başlardı.Bu kez de gözlerinden sevinç yaşları dökülürdü Kusva'nın.

- Şuna, sevinince de ağlıyordu üzülünce de, desene dedi inek Sarı Kız.

"Ancak ağlamalar birbirine benzese de akan gözyaşı farklıdır" dedi Rüzgarın Oğlu Şebdiz.Tabii, bizim gibi gözyaşı dökenler bilir bunu sadece, dedi sonra.

...

...Ne yaptılarsa kur'a Yunus peygambere çıktı.Çok insanı kurtarmak gerekirse bir insan feda edilmeliydi; çaresiz onlar da öyle yaptılar; Yunus peygamberi denize attılar.

- Yüzme biliyor muymuş bari, dedi Sarı Kız.

- Yüzmesine zaman ve gerek kalmadı, dedi İbili; çünkü onu hemen bir balık yuttu.İşte Yunus balığı odur.

-Amma da geniş midesi varmış ha, dedi Sıpa.

- Bir insanı yutmak ha, ben bile korktum dedi Kara Öküz.

- Keşke imkanım olsa da şu Ali Baba'yı yutsaydım, dedi tosun.

...

Kamil Yeşil
Kurban Çiftliği

The Way (2010) - Emilio Estevez




















The Way (2010) - Emilio Estevez
 

Gerry (2002) - Gus Van Sant











Gerry (2002) - Gus Van Sant

Matt Damon
Casey Affleck

Arkadaş - Panait Istrati

 

...

Gözünde; "saadet ve felaketlerimizin sırlarını emanet ettiğimiz ve devletin dilenciliğe mahkûm ettiği demokrasi paryaları" olan postacıları herkesten çok severdi Adrien.

...

Tanrım, derdi sık sık, onun suçu yok ki canım!Elalemin çocukları gibi içki içmez, dövüşmez, çalıp çırpmaz.Hovarda da değildir.Okur.Aklı fikri kitaplardadır.Hepsi bu!Dik başlı olduğu, gömlek değiştirir gibi usta değiştirdiği, diyar diyar gezdiği doğru ama bundan kime ne?Acıyı çeken benim.Neden işimize karışıyorsunuz?Herkes kendi gözündeki mertekle uğraşsın.

...

Yumurtalarından ördek yavruları çıkmış tavuğa döndüm: yüzme bilmediğim için oğlumun peşinden suya dalamıyorum!

...

Adrien'in böbürlendiği yoktu, ama mahalleli için herkes gibi olmamak böbürlenmektir, hatta ondan daha beterdir.O bu saçmalara hiç cevap vermezdi.Kendi kendine derdi ki:

"Evet, sizlerden daha fazla anlamak iddiasındayım.Müstakbel savcınızın erişebileceğinden çok daha fazlasını istiyorum ben!"

...

Dünyamız görüp anlamasını bilen insanlarla dolu ise neden onu daha önce bir görüp takdir eden çıkmamıştı?-Hayır, hayır!İnsanların adımlarını idare eden o esrarlı el işe karışmıştı.

...

Ben doğduğumdan beri bunu yapar anam, daha bir gün bile oturup derdiyle baş başa kalmamıştır hiç.

...

"Oysa ne içkiciyim, ne de kumarcı" diye düşündü."Okuyorum, bütün kusurum bu, bazen de gezerim, o kadar."

...

Ben bir sefaletin hayranı değilim, hele onun verdiği manasız acılara da susamış değilim, ama bir kere bu denize döküldükten sonra, gülünç bir ümitsizlikle suyun yüzüne çabalamaktansa dosdoğru dibe gitmeyi tercih ederim.İşte bende gördüğünüz ve sizi ürküten o aldırmazlığın, o sükunetin, o tevekkülün sebebi budur.

...

Çalışmanın iç açıcı yanı olmadığı halde, zenginler, biz can sıkıntısından ölmeyelim diye, onu bize bırakmışlar.

...

- Bizim soydan, derken?

- Evet, aynı şeyleri sevenlerin soyundan.

...

İçilenin fiyatıyla niteliğinin herkes için aynı olduğunu, ama patronun selamının aynı olmadığını bilir.Bilinçsizce taşıdığı soylu tohumun etkisiyle, kabalığına karşın bu selam ayrıcalığını sağlamaya çalışır.

...

İbrailliler'in düne kadar bilmediği kent, kale ve general isimleri öylesine yaygın ve ünlü oldu ki, askercilik oynayan çocuklar, topuklarını birbirine vururken:

Ku-ro-pat-kin! Port-art-tur! diyorlardı.

...

- Görüyor musunuz dostlarım, dedi.En ilgi çekici insan bile, çevresindekilerden daha fazla ilgiye layık değildir, hatta bunlar, mısır tarlaları, bir yol ve gökyüzü olsa bile.

...

Panait Istrati
Arkadaş

28 Kasım 2025 Cuma

Duck (2005) - Nic Bettauer

Duck  (2005)
  Nic Bettauer 

"Ördek, bir bakkala gitmiş ve "Bay bakkal, hiç üzümünüz var mı?" diye sormuş.
Bakkal da "hayır" demiş.
Ördek bir saat sonra gelmiş.
"Bay bakkal" demiş, "Hiç üzümünüz var mı?"
Bakkal "hayır" demiş.
Ördek bir saat sonra geri gelmiş.
"Bay bakkal" demiş, "Hiç üzümünüz var mı?"
Bakkal "hayır" demiş, "hiç üzümüm yok ve almayacağım da"
"Bir daha gelirsen ayaklarını yere çivileyeceğim"
Bir saat sonra ördek geri gelmiş ve 
"Bay bakkal, hiç çiviniz var mı?" diye sormuş.
Bakkal "hayır" deyince ördek,
"Bay bakkal, hiç üzümünüz var mı?" diye sormuş.













Duck (2005)
Nic Bettauer 

Dündeste - Ferhan Şensoy

...

güller getirdim tokat'tan
yol uzundu soldular
üstelik bu güller hakkında
fakire ne çok soru sordular

...

dün bir siyah leylek gördüm
dediler ki çok sarhoşsun
evet biraz içkiliydim
ama leylek siyahtı

...

emekliliğe çeyrek kalmış öğretmen haydar
aslen erzincanlı
dokuzyüzotuzsekizde daha haydar doğmadan
büyük erzincan depreminden sonra ailesi
göçe öçe varto'ya göçüyor
dokuzyüzaltmışaltıda büyük varto depremiyle
orrası yerle bir oluyor
herkes ölüyor
haydar'a bir şey olmuyor
şimdilerde lüleburgaz'da yay haydar
burada büyük bir deprem bekleniyor

...

hiçbir zaman
hak edene verilmedi ödüller
bunu kıs kıs kutladılar
ödül veren götverenler

...

Nihayet yağmurlu
nisanın sonu
beyoğlu'nda sinema günleri
günde beş filim seyreden var
anlat lan bugün ne gördün
desen
anlatacak hali yok
sinemadan sinemaya seyretmekten yorulmuş
bir tapınma biçiminde
ramazanı tamamlar gibi
izliyorlar farz olan filimleri
ve kabuklarına çekiliyor midyeler
kültürel görevlerini tamamlamış olmanın huzuruyla
beyoğlu gene kırolara kalıyor
kültürsüzlük tramvaya biniyor

...

Ferhan Şensoy
Dündeste
Ortaoyuncular Yayınları

Altı Öykü - Joseph Conrad


Küçük kuklalar
kendi etraflarında üç defa
döner döner, dönerler
sonra çekip giderler.

Çocuk Şarkısı

...

Bir asker savaş zamanında hiçbir zaman kendini görev dışında saymamalıdır; hele de savaş, devrimci bir savaşsa ve düşman kapınıza dayanmış değil de evinizin içindeyse.Böyle zamanlarda, nefrete dönüşen tutkulu inançların ateşi, çoğu erkekte şeref ve insanlığa ilişkin sınırlamaları, bazı kadınlarda zerafeti ve korkuyu yok eder.Bu sonuncular bir kez cinslerine has utangaçlığı ve çekingenliği üzerlerinden attılar mı, zekâlarının keskinliği ve aman bilmez kinleriyle birçok silahlı devden daha tehlikeli olurlar.

...

(Gaspar Ruiz)

---

Nerede kaldığını bilmiyorum.Sanırım yalnız biriydi.Anarşistlerin, bu toplumsal ilişkilerden anladığımız kadarıyla, aileleri olmasa gerek.Aileler şeklinde örgütlenmiş olmak, insan naturasının ihtiyaçlarına karşılık verebilir, ama aile son tahlilde yasalara dayanır ve dolayısıyla bir anarşist için iğrenç ve imkansız bir şey olmalıdır.Ama aslında, ben anarşistleri anlamıyorum.Bu inanca sahip yalnız biri yalnız, yapayalnız olduğunda, sözgelimi yatağa girerken hala anarşist kalabilir mi?Başını yastığa koyup, yorganı üstüne çekerek, aklından hiç çıkmayan ortalığı savaş alanına çevirmek ihtiyacıyla, Fransız argosuyla chambabrdement general* fikriyle uykuya dalabilir mi?Eğer böyleyse, nasıl yapabilir bunu?Eminim ki böyle bir inanç (ya da böyle bir fanatizm) düşüncelerime egemen olacak olsa, ne doğru dürüst uyuyabilir, ne yiyip içebilir ne de günlük yaşamın en sıradan işlerini yerine getirebilirim.Bana öyle geliyor ki ne karım ne çocuklarım ne de dostlarım olmasını isterdim; tunç ve porselen koleksiyonu yapmaya gelince, bence, böyle bir şey söz konusu bile olmazdı.

...

(Muhbir)

---

Neden olmasın?Neden yapısında, hatlarında deliliğe karşılık gelen bir şey olmasın - Delilik nedir ki? Beyin yapınızdaki miniminnacık bir hata.Neden deli bir gemi olmasın -gemice bir deliliği kastediyorum; yani hiçbir şart altında makul bir geminin sizin için yapacaklarını yapacağından emin olamayacağınız bir gemi?İdaresi zor gemiler vardır, her zaman tam olarak güvenilemeyecek gemiler vardır; kimilerini fırtınada yönetmek zordur, kimileri de en ufak bir esintide fırtınaya yakalanmış gibi olur.Ama onların her zaman aynı şekilde davranacağını bilirsiniz.Onun gemi olarak karakterine verirsiniz bunu, tıpkı uğraştığınız birinin acayip huylarını dikkate aldığınız gibi.Ama bu gemi söz konusu olduğunda bunu yapamazsınız.Onun sağı solu belli olmaz.Eğer deli değilse, o zaman bugüne kadar denize açılmış gemilerin en kötü niyetlisi, en sinsisi, en gaddarı ve hoyratıdır.Şiddetli bir fırtınada iki gün boyunca gayet güzel yol aldığını ve aynı gün öğleden sonra iki defa neredeyse yan yattığını gördüm.İlkinde dümenciyi dümenin üzerinden savurdu, ama onu öldürmeyi beceremediğinden üç saat kadar sonra ikinci bir denemede bulundu.Bir pruvasını, bir kıçını suya daldırdı, topladığımız tüm yelkenleri açtı, tayfanın yüreğine korku saldı, hatta Mrs. Colchester'i bile o çok övündüğü güzel kıç kamarasında korkuttu.Tayfayı içtimaya çağırdığımızda bir kişinin eksik olduğu görüldü.Zavallıcık kimse tarafından görülmeden, işitilmeden denize düşmüş olmalıydı.Bense daha çoğumuzun denize uçmamış olmamıza hayret ettim.

...

(Hoyrat)

---

Bir akşam düşünceli bir tavırla bana, "Bir insanı mahvetmek için çok fazla şey gerekmez."

...

Kimi zaman, onu -Maranon çiftliğinin köle anarşistlerini, her zaman söylediği gibi, esrarlı bir şekilde kendisinden "kaçan" uykuyu tevekkülle bekleyen bu adamı -araç gereç ve hurda demirlerle dolu alçacık kulübede koşum takımları üzerinde gözleri açık vaziyette yatarken düşünürüm.

...

(Bir Anarşist)

---

Ne var ki bundan böyle, Yübaşı D'Hubert'in hayatında asla huzurl seferler arası dönemler olmayacaktı.Eylau ve Friedland savaş alanlarını gördü; karda, çamurda, Polonya ovalarının tozunda, Kuzeydoğu Avrupa'nın bütün yollarında terfi ederek ve yükselerek düşmana karşı da yürüdü, geri de çekildi.Bu sırada, alayıyla birlikte güneye gönderilen Yüzbaşı Feraud, İspanya'da umulan sonuçları vermeyen savaşlar yaptı.Ancak Rusya seferi için hazırlıklara başlandığında yeniden kuzeye gitmesi emredildi.O da şal ve portakal diyarını hiç üzüntü duymadan terk etti.

...

Kırkındaki bir adamın tecrübesizliği yirmisindeki bir gencin tecrübesizliğinden çok daha ciddi bir şeydir, çünkü kanın ataklığı yardımına koşmaz.

...

Armand D'Hubert gençliğinde, insanın savaşta "asla bir hatayı doğuran olaylar zincirini geriye doğru izlememesi" gerektiği fikrini ileri sürmüştü.

...

(Düello)


Joseph Conrad
Altı Öykü
İletişim Yayınları
Çeviren: Hasan Fehmi Nemli