"Bakma sen benim tek başıma dağlara tırmandığıma, keçiyim ben keçi..."
Japhy uzun uzun bakıyor aşağılara."Ufak bir toz bulutu var galiba; dönüyor seninki." Ama aklım başka yerde benim; sanki çok eskilerde bir öğleden sonraydı o dağ yolunda, taşlı çayırlardan, mavi acıbakla çiçeklerinden geçip buluveriyorum coşkulu akarsuyumu, kütükten köprüme binip su altı yeşillğine dalıyorum, yüreğimde tarifsiz bir kırıklık, sanki geçmişim bu geçitten önceleri bir başka yoldaş Bodhisattva'yla ama önemli bir yolculuğumuz olmuştu o zaman içinde; yolun kıyısına çekilmek, oturup bunları bir anımsamak istiyordum.Böyle olur insan, ormandayken, hep.Bakarsın, her şey bildik tanıdık çıkar, kavuşmuş gibi eski dostlara, çoktan ölmüş bir akrabana; bir çocukluk rüyası gibidir bu, akıp giden suların sürüklediği unutulmuş bir şarkı gibi; en çok da unutulmuş çocukluğumun, geçmişlerdeki insanlığın, tüm yaşayan ve ölmüş varlıkların milyonlarca yıldır birikip artık taşan gönül kırıklıkları gibi; şahit bu duygulara üstümüzden geçip giden şu bulutlar (onlar da yalnız ver garip zaten); yüreğim kabarmakta, gözümün önüne geliyor hep anılar, ateş basmış gibiyim, halsizliğim var, yatıp uyuversem şu çimenlikte, düş görsem.Tırmandıkça artıyor yorgunluğumuz; artık hakiki dağcılar gibi, konuştuğumuz yok.Konuşmamız gerekmiyor, böyle de mutluyuz.
Zen Kaçkınları
Jack Kerouac
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder