19 Ekim 2022 Çarşamba

Eski Bir Yaz Vakti Vakti İçin Mektuplar - Süleyman Unutmaz


"Piyano çalmak ona yetmiyordu, o piyano olmak istiyordu."
Bitik Adam, Thomas Bernhard

"Cenazemde iki yüz dostum bulunacak ve sen de mutlaka mezarımın başında bir konuşma yapacaksın." Wittgenstein'in Yeğeni, Thomas Bernhard

"biliyorum
değişik bir böcek türüdür yalnızlık
yemeğin içinden filan çıkar."
Merve Burma
...

Anlatan da anlatılan da değişir durmadan.Noktayı koyduktan sonra bile söylenmeyen çok şey kalmıştır.Ben hala çok eskiden kurduğum bir cümlenin içinden çıkamadım.

...

Ya Rabbi !
Olamadım!

Bağışla !

...

Sanırım uyumam gerekiyordu ve odanın kokusu dayanılmaz bir hal almıştı.İnsan kötü sigaraya alışınca iyisini içemiyor, sevemiyor.Kötü sigara kokusu burnuma geldikçe hayatın da berbat olduğunu düşünüyordum.Her şeyin kötüye gittiğine dair aman vermez inancım pekişiyordu bu kötü koku yüzünden.Doğrusu da buydu zaten: Zamanla her şey kötüye gider.İyiye gidiş dedikleri şey tüm o boktan teknik konulardır.Ruhun grafiği yıllar geçtikçe inişe geçer.Bu budur.

...

Ama ben bütün hayatını bir şey için feda edenleri severim.Adamak önemli.Uğruna hayatlarına yazık ettikleri yalan bile olsa.Allah yazarları ve şairleri bir denge unsuru olarak yarattı.Bunlar dümdüz insanlara dümdüz insanlar bunlara baktıkça hayatın dengesi kuruldu.Aradaki çatışmaların doğurduğu her şey güzel.

...

Kendimde baktığımda dünyaya yeni gelmiş ve yolunu bulamayan birini görüyorum.

...

Ölümle aramızda bir perdedir hastalık.Ağırlaştığında ölürüz.Demek ki öldürmeyen her hastalık bir nimet...Saydıklarım beni öldürmeyen bir hastalık diyelim.Ama ya olmasalardı?Ölürdüm herhalde.

...

Kim hayatının güzel bir hikayeden daha güzel olduğunu söyleyebilir.Değildir çünkü.Hikaye kurgulanan bir şeydir.Hayat öyle değil.Bütününü görüp güzel olmadığını fark ederiz.

...

Son günlerde yine senin romanlarına daldım.Yetmedi "SMOKE"u tekrar izledim.Muhteşem bir film.İnsanlarla dolu bir film, artık filmlerin çoğunda insan bulmak zorlaştı.Tıpku hayat gibi o film, hayatın gibi, yazdıkların gibi, kahramanların gibi.

...

Mesela sen benim "kaybolan bazı fotoğraflarımı yeniden çektirmek için geçmişe yolculuk yapma" düşüncemim duysan bunu kesinkes romana dönüştürürdün.Sen bunu yapardın Mr. Man in THE DARK!

...

"çözülen bir demetten indiler birer birer"

kemalettin kamu 1948'de öldüğünde, siyah beyaz hüzünlerden yapılma evinde yapayalnızdı, 47 yaşındaydı, yaşadığı süre içinde tek bir şiir kitabının yayımlandığına şahit olmadı, hiç evlenmemişti, ömrünün üç yılını, penceresinin altından aşk dolu bakışlarının yağmurunda ıslanmadan geçen bir kıza ayırmıştı, vereme gönül vermiş aşıkların yaşadığı yılların içli şairiydi, kız baloya başka bir erkekle gittiği için kırılmıştı, kızın ailesinin "dans etmemek koşuluyla izin verdiklerini" söylemesine rağmen kıza bir mektup yazmış ve kapısını çalmış, beklemiş, ancak mektubu okuyan kız daha sonra kapının önünde heyecanla cevabını bekleyen kamu'ya cevap olarak kapıyı sertçe kapatmıştı.geri kalan hayatını bu sızının içinde yaşadı ve yalnız öldü.

...

"bırak bu yorgun başları bu taşlarda uyusun"

"hep beyazı söyledi Ziya Osman Saba.hiç terlemedi şiirinde.daha doğrusu yalnız alnı terledi.o da utangaçlığından belki.alnını silmek için beyaz bir mendil taşıdı elinde.

şiiri küçük dayının şiiridir.günün birinde trafik kazasına kurban gidecek bir dayının.

vazgeçişten serinlikler çıkardı.yetinmeyi bir mutluluğa dönüştürmek istedi.sofanın şairidir.

sonra da öldü.

şimdi cesedi bozulmamış duruyor.alnında o mendil."

...

"tutuşmuş ruhlarına bir damla gözyaşı sun"

...

"bir sebile döküldü bembeyaz güvrcinler"

...

"rabbim şuracıkta sen bari gözlerimi yum / sen bana en son kalan ben senin en son kulun / bu akşam artık seni anmayan istanbul'un / bomboş bir camiinde uyumak istiyorum."

...

Gogol, belki Allah'a, kendine, Rusya'ya veya insana inanmak istedi.Belki tüm bunlara herkesten daha çok inandı.Belki de hiçbir şeye inanmadı, inanamadı.İnancında da inançsızlığında da, sevincinde de acısında da yalnız olmanın dayanılmaz ıstırabı içinde yaşadı, son yıllarını manastırda ve sözde din adamlarının yanında geçirerek ve neredeyse delirerek 43 yaşında öldü.

Ve hepimiz aslında Gogol'ün anlattığı hayatı, tıpkı onun anlattığı gibi yaşarken, neden bu gerçeği kendimizden bile saklamak zorundayızdır?Bu gerçeğin, bu karanlığın karanlık cümleleri her an üstümüze başımıza yağarken neden yalan yanlış örtüler çekeriz üzerimize?Neden pek çok şeye sığınmak, pek çok avuntuyla avunmak zorundayızdır?Çünkü bunları yapmazsak ölürüz.

Gogol bir türlü avunamayanlardandı.Bu yüzden ölmek zorunda kaldı.

Eminim ki bu yazıyı ona okusam "beni çok ciddiye almışsın." derdi.

...

Yunus Emre'ye hak vermek için yaşıyoruzdur.
Soğuk hava yoktur, yoksulluk vardır.

...

"Seni, bir hayal kahramanını sever gibi sevdim," deseydi keşke bana.

...

Dünyaya gönderilmiş bir intihar mektubuyum ben.Okuyan herkes yüzünü buruşturmakta serbesttir.

...

başımı koyduğum yastık 40 yaşında.her sabah beni boşluğa fırlatan yatağımda iyi alınmamış uykular.

...

teş çemberinde akrep ben değilim.Ben o akrebin bir ömürlük telaşıyım.Gene başlıyor: Pazartesi, Salı, Çarşamba...

...

Ona "Hemingway hiçbir şeyin dindiremediği yaşam kırgınlıklarına bir av tüfeğiyle son verdi." cümlesini söyler ve neden intihar ettiğini sorardım.

"Yazdıklarım tıpkı hayat gibidir.Hayat yazdığım gibi.Edebiyatı, hayatı daha güzel ya da gösterişli görmek için okuyorsan başka kapıya." derdi.

...

Aklımda "Yaşlı Adam ve Deniz"in son paragrafıyla, yağmurbekleyen sokaklardan evime yürüdüm ben de...

"Yaşlı adam yokuşun bitimindeki kulübesinde uyuyordu.Yüzükoyun yatmıştı ve çocuk hala yanında oturmuş onu izliyordu.Yaşlı adam düşünde aslanları görüyordu."

...



"Ne garip / Şu ikindi sazlıklarında / Federico adında olmak"

...

Abdülhak Şinasi Hisar aklıma geldi.Onun için "tekinsiz bir yazar" diyen Ahmet Oktay aklıma geldi.Halbuki güzelim Türkçesiyle hatıralarını yazan, hatıra tadında romanlar yazan bir İstanbul efendisi değil miydi Hisar?Onu tekinsiz yapanın ne olduğunu anladım ve sustum.Çünkü Hisar edebiyat dışındaki bütün insanlara ve hayatlara kapılarını kapatmış, soğuk yüzünün kıvrımlarında edebi derinliği olmayan her şeye sırt çevirmiş birinin kaderi okunan çok yalnız bir adamdı.Onun Yahya Kemal'e Veda kitabının kapağındaki fotoğrafından benim anladığım kendi varlığını başka şeylerden korumak için geriye çekmiş, etrafına o çekilişin gözleriyle soğuk ve tepeden bakan aristokrat bir yazar.Ve bir kere o bakışlarla dünyaya baktıktan sonra gerisinin ne olduğunu ben gayet iyi biliyorum.O fotoğrafı okunaklı kılan da şu: Sanırım yanında birkaç kişiyle olduğu halde resme alınmış Hisar ve yayınevi sadece onun yüzünü alıp koymuş kapağa.Hisar o resimde yanındakilere bakmakta.Anlattığım bakışlar onun bütün hayatı.Gittikçe onun bakışlarında uzaklaşan hayata benzeyen ben ve yüzüm karanlıkta gülümsedi.

Abdülhak Şinasi Hisar'a benzediğimi anladım.

...

Fakat içimde şarkı bitti.

...

Süleyman Unutmaz
Eski Bir Yaz Vakti İçin Mektuplar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder