Otel Odası
bir otel odasının karanlık köşesinde
fırtınanın sesini andırıyor nefesim,
kulağımda saatin hüzünlü tiktakları
karşımda ise beni parçalayan bir resim!
tavanın bakışları gözlerime takılmış
beni tehdit ediyor zalim yalnızlığıyla
çilekeş kitaplarım konuşmuyorlar artık
içimde gizli bir ses hükmediyor ki “ağla”
donuk bir çeşme gibi sâkin kırık sandalye
sanki hasta bir nağme elimdeki defterim
bin bir anıyla dolmuş boşalmış küçük dolap
hayatından usanmış kirli elbiselerim…
bunalmaktan çürümüş zeytin çekirdekleri
kuru oduna dönmüş masamdaki ekmekler…
ulu…yüce tanrıya her akşam söylediğim
boğazımda birikmiş yarım kalmış dilekler…
gene kederle yüklü örümcekli duvarlar
her gün aynı ızdırap her gün aynı yaşantı
gene geceye gebe çabuk biten sabahlar
gene her şey kapkara, gene her şey kaskatı!..
İlhami Çiçek
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder