4 Nisan 2015 Cumartesi

biz uçurmasına uçurduk, fakat o konmasını bilmedi, tasavvuftan günümüze geçen deyimler ve atasözleri, abdülbaki gölpınarlı

"Biz, uçurmasına uçurduk,  fakat o konmasını bilmedi" sözü vardır ki bu söz, bir fıkraya dayanır; yahut bu sözden bir fıkra meydana gelmiştir.

Edirnekapı'dan Ortakçılar'a giden yolun sol tarafındaki türbesinde yatan ve 1270 hicride (1853) vefat eden Bektaşi Salih Mustafa Baba'ya bir gece muhabbet esnasında, erenler demişler, nazarınızdan bir keramet görmek isteriz.Baba erenler, buyurun demiş, ne istiyorsanız söyleyin.Birisi, erenler, bizi uçur demiş.Baba, Eyvallah, uçururuz deyip muhabbeti sürdürmüş.Sabah ezanına yakın, canlardan birkaçını alıp kale bedenine doğru yürümüş.Civardan saman getirenler, şehre nakletmek için kale bedeninin kıyısına dağ gibi yığmışlar; baba erenler, orasını gözleyip "Çıkın kaleye, niyaz vaziyetinde durun; fakıyr gülbang çekip Gerçeğe Hu deyince kollarınızı açın, bırakın kendinizi" demiş.Halk da nasılsa bunu duymuş: Bektaşi babası dervişlerini uçuracakmış.Namazdan çıkan, kale dibinde toplanmış.Baba, gülbangi çekip "Hu" deyince canlar, kendilerini bırakmışlar ve samanların üstüne düşmüşler; onlar kalkıp üstlerini temizlemeye çalışırken halk, "Zındık herif, sanki keramet gösterecekti" diye söylenmeye başlayınca, baba erenler onlara "Yoo" demiş; "Kabahat bizde değil, biz uçurduk, onlar konmasını bilemediler."

Tasavvuftan Dilimize Geçen Deyimler ve Atasözleri
Abdülbaki Gölpınarlı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder