18 Haziran 2022 Cumartesi

Malone Ölüyor - Samuel Beckett


Yine de bir süre sonra büsbütün öleceğim sonunda.

...

Bu arada şunu söylememe izin verin, hiç kimseyi bağışlamıyorum.Onların hepsine rezil bir yaşam, sonra da cehennem ateşi ve dondurucu soğuklar diliyorum, bir de geleceğin iğrenç kuşakları arasında saygın bir ad.Bu akşamlık bu kadar.

...

On dört yaşında, yapılı, şeftali yanaklı bir oğlandı.El ve ayak bilekleri kalındı, bu nedenle annesi ileride babasından da iri olacağını söylüyorduTuhaf bir çıkarsama.Ama en çarpıcı tarafı, fırça kıllarını anımsatan sert ve dimdik sarı saçlı, yuvarlak, koca kafasıydı.Hocaları bile zeki göründüğünü düşünmeden edemezlerdi bu kafanın, böylece buraya bir şey sokamamanın hüznü de iyice büyürdü içlerinde.Bir gün hepimizi şaşırtacak, derdi babası, keyfi yerinde olduğu zamanlar.Bu düşünceye varmasında, tüm olumsuz koşullara karşın arada sırada oğlunu savunmasında, kuşkusuz Sapo'nun kafasının büyük etkisi vardı.Ama oğlunun bakışlarına dayanamaz, onunla göz göze gelmekten kaçınırdı.Aynı senin gözlerin, derdi karısı.Bay Saposcat aynada gözlerini inceleyebilmek için yalnız kalmaya can atardı o zaman.Soluk maviydi gözleri.Biraz daha açık, derdi Bayan Saposcat.

...


Büyükler, adalet yanlıları yakalar ve döverlerdi beni; düzene, oyuna, sevince yeniden teslim ederlerdi..Çünkü ciddilik sorun yaratmaya başlamıştı çoktandır.Hastalığımdı bu benim.Başkaları nasıl frengili doğuyorsa ben de ciddi doğmuştum.Ciddiyetten kurtulmaya da yaşamaya da yaratmaya da ciddiyetle çabalamıştım, anlıyorum kendimi.Ama her yeni çabalayışımda pusulamı şaşırıyor, çıkar yol bulmak için de ya karanlıklarıma gömülüyor ya da böyle bir şeyi ne kendisi yaşayan ne de başkalarında bu görüntüye katlanabilen birinin önünde diz çöküyordum.Yaşamak diyorum ama bilmiyorum anlamını.Ne yaptığımı bilmeden çabaladım buna.Belki de yaşadım, kim bilir, hiç farkına varmadan.

...

Yaşamayı da başkalarını anlatmayı da nasıl bilmiyorsam, kendimden söz etmeyi de beceremedim oldum olası.

...

Söylemime başlarken bir şeyler düşünüyor olmalıydım bu konuda, yoksa hiç girmezdim söze, dilimi tutar, sıkıntılarımı içime gömer, koniler ve silindirlerle, bir de kuşların çok sevdiği darılarla oyunlar oynardım; biri gelip de beni gömene kadar sürerdi bu.Ama ne düşünüyorsam, çıkmış gitmiş belleğimden.Ama önemi yok bunun, başka bir şey düşünüyorum şimdi.Belki de aynı şeyi düşünüyorum yine; düşünceler öylesine benziyorlar ki birbirlerine, biraz düşünün göreceksiniz.Doğmak, yani karbon gazını soluyacak kadar bir süre yaşamak, sonra teşekkür edip ayrılmak dünyadan; aklıma gelen düşünce bu işte.Hep düşümdü bu benim, çok düşlemiştim gerçi ama gerçekleşmemişti bir türlü.Evet, şimdi yaşlı bir ceninim ben, saçım başım ağarmış, kötürümüm, annem hapı yutmuş, çürütmüşüm onu, kangrenin yardımıyla yakında doğuracak beni, babam da bu cümbüşün içinde belki, gömütlüğün içine viyaklaya viyaklaya düşeceğim kafa üstü ama viyaklamayacağım, değmez çünkü.Anlatmış olduğum küf tutmuş bu öyküler şişip büyüyecek, sonunda oldu işte, bu senin masalın, diyecekler.Ama neden coşkuya kapıldım böyle, bir şeyler değişti mi yoksa?Hayır, yanıtım hayır buna, doğmayacağım ben, bu nedenle hiçbir zaman ölmeyeceğim de, daha iyi böylesi.Eğer tutup da kendimden, sonra da ötekinden, küçüğümden söz edersem, sevgiye, kendime benzeyen bir yaratığa duyduğum gereksinmeden olacak bu; hassiktir, neler saçmalıyorum.Ama bazen bana öyle geliyor ki doğdum ben, uzun bir yaşam sürdüm, Jackson ile tanıştım, kentlerde, ormanlarda ve çöllerde aylaklık ettim, gözlerim yaşlı deniz kenarında bulundum uzun süre, geceleri insanlara ait küçük sarı kesikli ışıkların pırıldadığı adaları ve yarımadaları seyrettim, içlerinde mutlu dakikalar geçirdiğim tüm gece boyunca kocaman beyaz ya da canlı renkli ışık demetlerinin yansıdığı mağaralara diktim gözlerimi, kumlara çömeldim, kayalar korunak oldu bana, yosunların ve nemli kayanın kokusunu duydum içimde, rüzgâr uğuldar, dalgalar köpük köpük yüzüme vurur ya da sahile bir iç çekişle uzanarak çakılları ıslatırdı, hayır, mutlu değildim, hiç mutlu olmadım ama gece bitmesin, sabah olmasın, insanlar da, yaşam akıp gidiyor eğlenmemize bakalım, demesinler istedim..Ayrıca doğduğum ya da doğmadığım, yaşadığım ya da yaşamadığım, öldüğüm ya da ölmekte olduğum hiç önemli değil, şimdiye kadar nasıl yaptıysam öyle sürdüreceğim bundan sonra da, ne yaptığımı, kim olduğumu, nerede olduğumu, varlığımı sürdürüp sürdürmediğimi hiç ama hiç umursamadan.Ağzımdan dökülen sözlere hiç aldırış etmeden, kollarıma almak için, kendime benzeyen, küçük bir yaratık yapacağım, yapmayı deneyeceğim.Sonra zavallılığını ya da bana ne kadar çok benzediğini görüp yiyeceğim onu.Sonra uzunca bir süre, kime nasıl yakaracağımı bilmeden yalnız ve mutsuz kalacağım.

...


Macmann için baharmış, güzmüş bir şey fark ettiğini sanmıyorum, belki yazı kışa yeğliyor ya da kışı yaza ama pek olası görünmüyor bu bana.Ama bir daha yerinden kalkmayacağını, başka bir yere gitmeyeceğini, konumunu değiştirmeyeceğini düşünüyorsanız yanılırsınız, çünkü önünde uzun yaşlılık günleri var onu bekleyen, ardından da kimsenin pek bir şey bilmediği, sahip olduklarınıza bir şey eklemeyen, karmaşıklıklara da hiçbir açıklık getirmeyen bu tür kapanış sahnesi ama yine de bir yararı olduğu söylenebilir bu son sahnenin; samanların ambara yerleştirilmeden önce kurumak için dışarıda bırakıldığını anımsatırım size.Öyleyse istesin istemesin ayağa kalkacak, çeşitli yerlerden geçip başka bir yere varacak, oradan da başka bir yere, belki de buraya gelecek; rahatsız gözükmüyordu burada ama hiçbir şeyden emin olamıyorum.İşte yıllar böyle akıp gidecek.Çünkü ölmek istemiyorsanız eğer, gidip gelmek zorundasınız; yemeğinizi benim gibi yattığınız yere getiriyorlarsa iş değişir kuşkusuz.Hiç kımıldamadan üç ya da dört gün geçirebilirsiniz, yadsımıyorum bunu ama soruyorum size, önünüzde onca uzun bir yaşlılık ve havaya karışana kadar geçireceğiniz bir süreç dururken, bu dört gün okyanusta bir damla değil de nedir diye.Bunları henüz bilmediğiniz kesin, yaşama bir pamuk ipliğiyle bağlı olduğunuzu düşünürsünüz her insan gibi ama kazın ayağı öyle değil.

...

Bundan sonra Murphy, Mercier, Molloy, Moran ve öteki Malone'lar için her şey bitmiş olacak (ölümden sonra yaşam varsa o zaman iş değişir kuşkusuz).Ama acele etmeyelim bu kadar, önce ölelim, sonra görürüz neler olacağını.

...

Şu ana kadar beni burada yaşatanlar toprağa verilişim sırasında da küçük bir tören düzenlerler sanıyorum.Burada Malone yatıyor, yazacak mezar taşımda, şu dünyada kendimi affettirmek için geçirdiğim süre konusunda az da olsa bir fikir verebilmek, bir de adadaki ve mezar ötesindeki adaşlarımdan ayırt edilebilmem için doğum ve ölüm tarihlerim eklenecek yanına.Yaşamım boyunca bir adaşımla karşılaşmamı tuhaf buldum doğrusu.Ama zamanım var daha.Burada yatan hıyardı, yaşam boyu bayardı, yazacaklar belki.

...

Samuel Beckett
Malone Ölüyor



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder