Körlük de sinema gibidir, çünkü gözler burnun iki yanında değil, hikaye nereye çekiyorsa ordadır.
---
Bir adamı karanlıkta, denize bırakıp gitmeyi hiç denediniz mi?O kadar basit bir iş değildir bu.
---
Bir zamanlar neyin nasıl olduğunu her şeyden çok kuş sesleri hatırlatır bana.
---
Herifçioğlu güneş gözlüklü, omuzuna bir de fotoğraf makinesi asmış.Güneş gözlüğü yüzünden gözlerini göremiyorum.Hem insan eski Mısır'da hiç güneş gözlüğü takar mı?
---
Babam şu bilimsel ilkeyi açıklamıştı bana.her şey nasıl yaslandığına bakar.Tekerlekli bir araç viraj almak ya da yön değiştirmek isterse, işin içine bir merkezkaç gücü girer, diyor babam.Bu güç bizi enerjiyi korumaya çalışan süredurum yasasına göre dönemeçten düz çizgiye çekmeye çalışır.Bir köşeyi dönerken en az enerji gerektiren durum düz gitmektir, işte o anda bir zorlanmayla karşılaşırız.Ağırlığımızı dönemece doğru veririz, böylece motosikletin ağırlık merkezini kaydırırız.Bu da merkezkaç gücü ve süredurum yasasını dengelemiş olur!Kuşlar da havada aynı şeyi yaparlar.Yalnız diyor babam, hava kuşların yolculuklara çıktıkları değil, yaşadıkları yerdir!
---
Tekerlekleri her yöne dönen bir sedyede dışarı çıkaracaklardır beni.
---
Hiçbir şey düzlük kadar gizleyici değildir.Demiryolcu ovayı boydan boya geçiyor.İnsan ayağı bir cesede takılıncaya kadar bir gece önce orada nasıl bir şiddetin yaşandığını bilemiyor.
---
Kendimi verme hünerim alındı elimden.Kendimi birine sunacak olsam, ölüm sunarım ona.Sokakta yürürken delikanlıların bana baktıklarını görünce, hep ölüm olduğumu hatırlıyorum.Bana bir kere, iki kere ya da yüz kere yaklaşacak olsan, ben de seni seversem, ölürsün.Ama kaput kullanınca bir şey olmaz, diyorlar.Kaput olunca kauçuktan bir zar giriyor seninle ölümün arasına, seninle benim arama da kauçuktan bir zar.Kauçuk yalnızlık..Sonsuza kadar kauçuk yalnızlık.Hiçbir şey birbirine değmiyor artık.
---
Afedersin, diye mırıldanıyor.
Aynı boktan kelime, diyorum kendi kendime, geğirdiklerinde, ayağınıza bastıklarında kullanılan aynı kelime.bu yüzden avazım çıktığı kadar bağırıyorum.
---
Onu hasta eden, ama ölümünü bir süre geciktiren ilaçlar veriyorlar ona.Bu süre içinde acı var, bekleyiş var ama umut yok...Hiçbir şey her şeye nasıl dönüştürülür?
---
Şurdaki buji yığınını görüyor musun?Bir tren vagonunu dolduracak kadar çok.Aslında, Gino, bunların porselen kısımları yeniden kullanılabilir.Birbirinin benzeri olan şeyleri bir araya koyarsan, aynı olanlarla olmayanları ayırırsın.Ömrüm boyunca bunu yaptım.Herkes her şeyi birbirine karıştırıyor.Her şeyi aynı yere atıyorlar.Çöplükler böyle oluşuyor.Çöp diye bir şey yok oysa.Kaldırıp attığımız şeylerin karışıklığıdır çöplük.
---
Geleceğiniz yok sizin.Şurdaki radyatörlerin bile daha çok geleceği var sizden.
---
Bak, şunu iyi anla, çektirdiğin bir şeydir acı, çektiğin değil.Çöptür acı çekenler.Kendilerini savunamazlar, bu da onların çöp olduğunu gösterir.Nasıl konuştuklarına bak, çektirmen gerektiği için çektirdiğin şeydir acı.Bu da senin efendi olduğunu gösterir.
---
Düşünün bir kere, insan çevresinde kendisinin deli olduğuna inanan bir sürü başka insanla altı ay boyunca nasıl bir arada yaşayabilir?
---
Alışkanlığımızı kaybetmişiz.
Uçma alışkanlığımızı mı?
Hayır, uçurumda yaşama alışkanlığımızı.
---
Sonsuzluktan önce ne yapacağız?
Acele etmeyeceğiz.
Düğüne
John Berger
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder