“Nâgehan ol şâra vardım,
Ol şârı yapılır gördüm,
Ben dahi bile yapıldım,
Taş u toprak arasında”
Hacı Bayram-ı Veli
Gecenin bir vaktinde şehre girdim.
Sokaklarda ne bekçi vardı, ne asker. Hiçbir evin kapısı kilitlenmemişti. Gece gündüz ahalinin üzerine rahmet yağıyordu. Her mahalle bir mektep, her fert talebe idi. Bilenler bilmeyenlerden mesul, güçlüler zayıflardan sorumlu idi. Hastalar hastalıkları için üzülmüyor, sağlar sağlık sebebi ile kasıla kasıla gezinmiyordu. İnsanların elinde para, mektupların üzerinde pul yoktu.
Kimse amir değildi ve memur da yoktu.
Bu şehrin bir kapısından girip, diğer kapısından çıkıncaya kadar bildiklerimi unuttum, unuttuklarımı hatırladım. Var olan varlığım yok olmuş, yoktan varedilmiş idim.
Oradan bize tayy-ı mekân nasip oldu.
Sarığımın arasına bir katmerli gül sıkışmış onu, yani ondan yayılıp duran rayihayı, o küçümen balçığa katıp, parmak kadar saman çöpü ile karıştırdım. Bu ıssız dağ başına bu tekkeyi kurup çattım. O çocukların bakışlarından, gülüşlerinden, yüzlerinden, sözlerinden toplanıp gelen ne varsa, hayatımın bu son cüzüne, o ak sayfanın kenarına nakışlandı.
Esrarımın aslı budur.
Cüz Gülü
Sır
Mustafa Kutlu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder