Lord Jim (1965) - Richard Brooks
- J. Conrad & Açılış Sahnesi -
Joseph Conrad der ki:
"Dünyanın yaşını bilmek istiyorsanız, fırtınadaki denize bakın."
Ama hangi fırtına tamamen ifşa edebilir bir erkeğin kalbini?
Lord Jim (1965) - Richard Brooks
- Patna & Ezan -
Lord Jim (1965) - Richard Brooks
- Direnmek -
...veya hiç varamazsak?
- Yine de direnecekler.
- Ne ile?
- Cesaretle.
Lord Jim (1965) - Richard Brooks
- Bencillik, İhanet ve Sadakat -
- Patusan halkına ihanet ettin.Bana neden etmeyesin?
- Çünkü sen son derece güçlüsün, ben de inanılmaz derecede bencil.
Bu beni senin en sadık tebaan yapıyor.
Lord Jim (1965) - Richard Brooks
- Tuan Jim -
Lord Jim (1965) - Richard Brooks
- Rüyayı Bitirmek -
- Hiçbir şey anlamadın mı? Kalırsan ölürsün.
Bu basit bir gerçek.Açıklama istiyor mu?
- Gerçekler hiçbir şey açıklar mı?
- Seni tanıyorum, bayım.
Ölmeyi beklemiyorsun.Mucize bekliyorsun.
Orada bir kahraman gibi yürüyeceksin.
Du-Ramin ateş edecek, ama silah ateş almayacak.
Şimdiden haykırışları duyuyorsun.
Daima başarıdan önce alkışı duyuyorsun.
Senin gibi kahramanların kurbanlara ihtiyacı var.
Onların çaresizliklerinden faydalanırsınız.
Bu kez kurban kim olacak?
- Bu kez...kendi kendimin kurbanı olacağım.
- Yani doğru, düzenli bir dünya istiyorsun.
- Evet.
- Bu bozuk dünyada, tam mükemmel olmayan adama göre bir davranış.
- Doğru.
- Çabuk, temiz bir son.
- Evet.
- Ahlaki değerler ve yüce amaçla dolu.
- Ne değeri? Ne amacı?
- Patna'nın bedelini böyle ödeyeceğini mi sanıyorsun?
- Başka bir yol bilmiyorum.
- Senin nasıl öldüğün dünyanın umurunda mı?
- Benim umurumda.
- Ama... Ama intiharda hiçbir şey yok.
Ne zafer, ne günahlardan kurtulma.
- Huzur da mı yok?
- Tevazuunda çok fazla gurur var.
Belki bunun en iyi yolu yok.
Ama onun yolu olmamalı.
Mantıklı ol. Onu al ve kaç.
- Bunu biri daha demişti.
" Kaç" dedi.
"Saklan."
" Beş metre yerin altına gir ve ortadan kaybol."
Nasıl?
Boynunda Patna gibi büyük bir taş varken nasıl saklanabilirsin?
Kötü bir rüyayı nasıl bitirebilirsin?
- Rüya ne kötü, ne de iyi.
Ne bir kusur, ne bir erdem.
Rüya var. Dünya gibi, deniz gibi.
Rüya sensin.
Rüyayı bitirmek için kendini öldürmen gerek.
Rüyadan çıkmak için ise kendini yıkıcı unsura teslim edip...
...canla başla savaşmalısın.
Derin denizin seni yukarıda, sağ tutmasını sağlamak için.
Kendini olduğun gibi görmelisin.
Gerçekle yüzleşmelisin.
Gerçek.
- Gerçek ne?
Korkak diye de bilindim...kahraman diye de.
Ve aralarında bir sayfa kağıdın kalınlığı kadar bile fark yok.
Belki korkaklar ve kahramanlar bir an için...
...sıra dışı bir şey yapan sıradan insanlar sadece.
Hepsi bu.
Yaşamayı hiç bu kadar istememiştim...
...ve ölmekten hiç bu kadar korkmamıştım.
- Sana yeni bir başlangıç sağlarım.
Göreceksin.
Çok...
- Bana baba gibisiniz.
Lütfen....beni kurtarmayın.
Bana yardım edin baba.
Yapmam gerekeni yapmama yardım edin.
Bunun ne olduğunu ikimiz de biliyoruz.
Olayların neden böyle geliştiğini bilmiyorum.
Yanlış bir şey yapıyorsun...ve başlıyor.
Kendine yalan söylüyorsun, bu yanlış.
Gizlemeye çalışıyorsun, bu da yanlış.
Ve bunlar bir kez başladı mı...kendi rotalarını çiziyorlar...
ve durdurmak mümkün değil,
...kendi sonlarına ulaşana kadar.
Üzgün olmak durumu değiştirmiyor, düzeltmiyor.
Üstelik ne yaptığın değil, niçin yaptığın önemli.
Sanırım, gerçekten iğnenin deliğinden geçmek bu.
Ama onun yolu olmamalı.
Mantıklı ol. Onu al ve kaç.
- Bunu biri daha demişti.
" Kaç" dedi.
"Saklan."
" Beş metre yerin altına gir ve ortadan kaybol."
Nasıl?
Boynunda Patna gibi büyük bir taş varken nasıl saklanabilirsin?
Kötü bir rüyayı nasıl bitirebilirsin?
- Rüya ne kötü, ne de iyi.
Ne bir kusur, ne bir erdem.
Rüya var. Dünya gibi, deniz gibi.
Rüya sensin.
Rüyayı bitirmek için kendini öldürmen gerek.
Rüyadan çıkmak için ise kendini yıkıcı unsura teslim edip...
...canla başla savaşmalısın.
Derin denizin seni yukarıda, sağ tutmasını sağlamak için.
Kendini olduğun gibi görmelisin.
Gerçekle yüzleşmelisin.
Gerçek.
- Gerçek ne?
Korkak diye de bilindim...kahraman diye de.
Ve aralarında bir sayfa kağıdın kalınlığı kadar bile fark yok.
Belki korkaklar ve kahramanlar bir an için...
...sıra dışı bir şey yapan sıradan insanlar sadece.
Hepsi bu.
Yaşamayı hiç bu kadar istememiştim...
...ve ölmekten hiç bu kadar korkmamıştım.
- Sana yeni bir başlangıç sağlarım.
Göreceksin.
Çok...
- Bana baba gibisiniz.
Lütfen....beni kurtarmayın.
Bana yardım edin baba.
Yapmam gerekeni yapmama yardım edin.
Bunun ne olduğunu ikimiz de biliyoruz.
Olayların neden böyle geliştiğini bilmiyorum.
Yanlış bir şey yapıyorsun...ve başlıyor.
Kendine yalan söylüyorsun, bu yanlış.
Gizlemeye çalışıyorsun, bu da yanlış.
Ve bunlar bir kez başladı mı...kendi rotalarını çiziyorlar...
ve durdurmak mümkün değil,
...kendi sonlarına ulaşana kadar.
Üzgün olmak durumu değiştirmiyor, düzeltmiyor.
Üstelik ne yaptığın değil, niçin yaptığın önemli.
Sanırım, gerçekten iğnenin deliğinden geçmek bu.
- Belki... Belki bir dahaki sefere...
- Bir dahaki seferim bu.
Şimdi...
...sabahla rüyayı bitirmek.
- Kendine bir şans daha tanı.
- Şansımı kullandım baba...ve kaybettim.
Ama onursuzca kaybedersem...
eğer son anda zayıf düşersem...
o zaman her şey anlamsız olur.
Boşa gider.
- Bir dahaki seferim bu.
Şimdi...
...sabahla rüyayı bitirmek.
- Kendine bir şans daha tanı.
- Şansımı kullandım baba...ve kaybettim.
Ama onursuzca kaybedersem...
eğer son anda zayıf düşersem...
o zaman her şey anlamsız olur.
Boşa gider.