11 Mayıs 2013 Cumartesi

odun kesmek, thomas bernhard

            Bizim sonunda sahnelediğimiz ve nihayet seyredilen şey, hep bir taviz, bir bozulmuşluk...

Bu akşamki kadar hiç öfkelenmemiştim Auersbergerler'e.Joana gibi insanlar kendilerini öldürüyor, diye düşündüm berjer koltukta, parazitler ve Auersbergerler gibi sosyete kopyacıları yaşıyor, yaşıyor, yaşıyorlar ve temelinde tüm yaşamları boyunca canları sıkılıyor ve yaşlanıyor, yaşlanıyor ve yaşlanıyorlar ve hiçbir şeye faydaları olmuyor.Joana gibi insanlar boyunlarına kendilerinin taktıkları halatla son buluyor ve bir plastik torbaya konuyor ve en ucuz biçimde defnediliyor, Auersberger çifti gibiler de kaç tane Burg oyuncusuna ne kadar yemek vereceklerini bilmiyor iğrenç can sıkıntıları ve ahmak dünya bıkkınlıkları içinde, diye düşündüm berjer koltukta.Joana gibi insanlar yıllarca yalnız gerekli olan şeylerin azına sahip oluyor ve birden kendilerini öldürüyorlar, buna karşılık Auersbergerler gibi insanların her şeyi bol bol oluyor ve yaşlanıyorlar, iyice yaşlanıyorlar ve hiçbir işe yaramıyorlar, diye düşündüm.Joana gibi bir insanı sonunda herkes terk ediyor ve onunla kimse ilgilenmiyor, ama Auersberger çifti gibi insanların çevresinde bugün de, tıpkı yirmi ve otuz yıl önce olduğu gibi toplanıyorlar.Auersberger akşam yemekleri sapık bir alışkanlık yalnızca, dedim kendi kendime berjer koltukta.Bu insanların bir sayfiye köşkleri var ve bunu kentin bu sanatsal güruhuna, insan sevgisi yüzünden değil, doğal olarak değil, yalnız iğrenç can sıkıntıları ve ahmak çıkarcılıkları yüzünden açıyorlar...

Odun Kesmek
Thomas Bernhard

8 Mayıs 2013 Çarşamba

mezartaşı kitabesi, cioran


"Asla yönetmeme, elinde hiçbir şeyi ve hiç kimseyi bulundurmama kibrinde oldu.Astsız, efendisiz, ne emir verdi, ne emir aldı.Yasaların hükümdarlığından çıkarak ve iyilikle kötülüğün öncesindeymiş gibi, hiçbir canlıya acı çektirmedi.Hafızasından şeylerin adları silindi; algılamadan bakmıştı, işitmeden dinlemişti: Burun deliklerine ve damağına yaklaştırdığı kokular ya da ıtırlar dağılmıştı.Duyuları ve arzuları onun tek köleleri oldu: Pek hissetmediler, arzulamadılar.Mutluluğu ve mutsuzluğu, susamışlığı ve ürküntüleri unuttu; hatırladığı zamanlar olduğunda da, bunları adlandırmayı ve böylelikle ümide ve pişmanlığa kadar düşmeyi hor görmüştü.En ufak hareket bile, bir imparatorluk kuranların ya da yıkanların gösterdiği çaba gibi bir çaba gerektirmişti onun için.Doğmaktan bezmiş olarak doğduğu için, gölge olmak istedi: Peki ne zaman ve hangi doğumun kusuruyla yaşadı?Canlıyken kefenini taşımışsa da, hangi mucizeyle ölmeyi başardı?"

Mezartaşı Kitabesi
Çürümenin Kitabı
E. M. Cioran

4 Mayıs 2013 Cumartesi

yeni ayakkabılar, soren kierkegaard

Başkente yalınayak gelip, kendisine bir çift ayakkabıyla çorap alacak kadar para kazanan; hatta bu paradan sarhoş olacak kadar para artıran bir köylüyle ilgili bu hikâye-körkütük sarhoş halde evinin yolunu bulmaya çalışırken yolun ortasına yatıp sızan biriyle ilgili.Bir süre sonra atlı bir araba gelmiş ve sürücü adama yoldan çekilmesini yoksa bacaklarını çiğneyerek geçmek zorunda kalacağını söylemiş.Uyanan sarhoş köylü, bacaklarına bakıp ayakkabılarla çorapları tanıyamamış ve "Sen yoluna devam et" demiş, "Bunlar benim bacaklarım değil."

Meseller
Soren Kierkegaard

alef, jorge luis borges

Etiyopyalıların yaygın bir inancını anımsadım, maymunlar çalışmak zorunda bırakılmamak için konuşmazdan gelirlermiş.
---
İskenderiye'de, günah işleyemeyecek kişilerin, bir kere günah işleyip de tövbe edenler olduğu söylenir; bir yanılgıdan kurtulmak için, diye ekleyebiliriz, önce ona düşmüş olmak gerekir.
---
Kader bilge insanları elimizden almışsa, delileri arayıp bulalım.
---
Öfkeyi yudum yudum içtim, bitirdim sanıyordum ki, son yudumlarda ağzımda beklenmedik bir tatla karşılaştım, mutluluğun esrarlı ve neredeyse dehşetengiz tadıyla.Çeşitli açıklamaları denedim, ama hiçbiri yeterli olmadı.Şöyle düşündüm: yenilgiden hoşnutum, çünkü içten içe suçlu olduğumu biliyorum, beni selamete çıkaracak tek şey var, o da cezalandırılmak.Şöyle düşündüm: yenilgiden hoşnutum, çünkü bu bir sondur ve ben çok yorgunum.Şöyle düşündüm: yenilgiden hoşnutum, çünkü gerçekleşti, o biz olan, biz olmuş olan, biz olacak olan bütün olaylarla kaçınılmaz olarak bağlantılı, çünkü tek bir olguyu dahi yok saymak ya da lanetlemek evrenin adına kara çalmaktır.
---
Bütün dünya bir labirentken, kendine niye bir labirent yaptırsın.
---
Uykusu gelmişti, üşüyordu da biraz.Sarığını çıkardıktan sonra madeni bir aynada kendine baktı.Gözlerinin neler gördüğünü bilmiyorum, hiçbir tarihçi o yüzün özelliklerini anlatmadı ki.Tek bildiğim, birdenbire, görünmez bir ateşle tutuşmuşcasına yokoluşudur, onunla birlikte evin, görünmez fıskiyenin, kitapların ve el yazmasının ve kumruların ve sayısız kara saçlı cariyenin ve korkudan titreyen kızıl saçlı cariyenin ve Farah'ın ve Ebulkasım'ın ve gül fidanlarının belki de Guadalkuivir'in yokoluşudur.
---
Sen uyanıklığa değil, önceki bir düşe uyanmışsın.O düş, bir başka düşle sarmallıdır, o da bir başkasıyla ve bu böyle sonsuza kadar gider, sonsuz da kum tanelerinin sayısıdır.Geriye dönerken izlemen gereken yolun sonu yoktur ve sen bir daha gerçekten uyanmadan öleceksin.
---
O adam bir zamanlar kendisiydi, ama artık umurunda bile değil...

Alef
Jorge Luis Borges