"Melami onlara derler bilinmeye o suretle
Ne tac ile ridasından ne şal ile ne kisvettir"
Bir gün Ömer Sıkkini, fukarasıyla mesirede sohbet ediyordu.Akşemseddin bunu duydu ve : "Varayım, göreyim, kusurlarını hatalarını kendilerine bildireyim" diyerek toplantılarına vardı.Zikir meclisinde Hakk aşıklarının her biri bir çeşit nurani tavır ve ilahi sevgi coşkunluğu içinde, vecd içerisinde inlemelerle nur olmuşlardı.Akşemseddin bunu görünce hayran oldu, lakin bir dava ile gelmişti ve dedi ki:
"Emir, sofileri ne kadar çağırgan, bağırgan eylemişsin! Biz şeyhimizden bunu görmedik."
Hazret-i Bıçakçı Ömer Dede de cevaben buyurdu:
"Gerçeksiniz, görmediniz! Hazret-i azizin fukarası birkaç tavır üzere yetişti, her tavır ile özel terbiyesi vardı.Bu bendelerine bu tavrı öğrettiler, dostlar bilirler.Bizden tac ve hırkayı istediğinizi işittim.Bu mecliste sahibine teslim ederiz, halktan biri oluruz.Yarın yine dergahınıza geliniz.Size tacımızı ve hırkamızı kendi elimizle teslim edeceğiz."
Bir sonraki gün Akşemseddin müridleriyle sabahleyin erkenden Bıçakçı Ömer Dede'nin hankâhına vardılar.Dergahın önünde büyük ateş yanmaktaydı.Bıçakçı Ömer Dede tacıyla ve hırkasıyla giyinik halde kapıdan belirdi.Sonra bir şey söylemeden yanan ateşe doğru yürüdü ve kendini ateşe attı.Bir zaman sonra ateşten çıktı.Tacı ve hırkası yanmış ama kendisine en ufak bir şey olmamıştı.Bu hal üzre yanık tacı ve hırkayı çıkarıp Akşemseddin'e verdi.Halkın arasına karıştı.Kendisini ve ilahi emaneti böyle sırladı.
Ondan beri Melametiye'de özel bir elbise veya kılık kıyafet yoktur.
...
Mehmed Hakan Alşan
Anadolu Erenleri
Melamet Hırkası
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder