İnsanın insanı sömürmesi
(ve sömürebilmek için gizli açık biçimlerde ezmesi) 7 bin yıl "Tabiî" sayılmış.
Bu araçların başında geleni Hürriyet - Özgürlük adını almış kapitalizmde.
Herkes eşittir - özgürdür, denmiş. Hürriyet nedir? diyenlere, yeryüzünün
en utanmazca yalanını kıvırmışlar: "Bir kişinin hürriyeti, başka bir kişinin
hürriyetinin başladığı yerde biter" denmiş. Alın size bir tanımlama ki,
özgürlük yalanından bin kat demagojik bir sahtekârlık. Kişi kendi hürriyetine
sınır tanımazsa, başkasının hürriyetine de sınır tanımıyor demektir. Türkiye'nin
elle tutulur bir sınırı olmasa, Suriye'nin sınırını kim belirlendirir?
Gene Suriye. Öyleyse Türkiye'nin de, Suriye'nin de "sınır"ları: Güçlerinin
yettiği yerlerdir. Hürriyetlerin sınırları da kişilerin güçlerinin yetebildiği
yerlerdir. Ben güçlü isem: Özgürlüğümün sınırlarını başka özgürlük sınırlarının
ötelerine aşırtabilirim. Gücümün yettiği kadar "hür" olurum. Başkası gücünün
yetmediği yerlerde hür olamamaya mahkûmdur. Öyleyse "Hürriyet" açıkça "Güçlerin
dengesi"dir. Gücüm kadar hür olurum. Hürriyet: "gücü gücüne yetene" düzenidir.
Sınıflı Toplum tarihinin 7 bin yıldır süımüş en aşağılı zorbalık kuralı,
burjuva düzenince: "Hürriyet" adlı bir sahtekârhk maskesiyle örtülmüş
...
"Kanun gözünde eşitlik"
masalı da böylece, "Hürriyet" yalanı üzerine oturtulmuş en kahpece dolandırıcılık
durumundan kurtulamamıştır. Ve Sınıflı Toplum Düzeni sürüp gittikçe, kurtulamazdı
da...
14.06.1971
Dr. Hikmet Kıvılcımlı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder