6 Şubat 2012 Pazartesi

tutunamayanlar'dan...


…Dünyayı bir karanlık kapladı.Fırıncılar kimseye ekmek vermedi.Şeker karaborsaya düştü.Matbaalar, ekmek karnesi basmaya başladı gizlice.Selim, kafasında on yüz bin, hayatında sadece bir aşk yaşadı.Onun da dumanı doğru çıkmadı.Baca çarpık yapıldığı için, ortalığı bir kurum kapladı.Göz gözü görmez oldu.Dost, düşmandan ayrılmaz oldu.Herkes birbirine girdi.Ölüm sıkıyönetim ilan etti: kimse burnunu pencereden çıkaramadı.Çıkaranların burnu kırıldı.Düşünenlerin aklı tutuklandı.Düşünmeyenlerin korkudan akılları başlarından gitti.Kimse kabul etmediği gerekçesiyle geri döndüler.Akıl artık başka bir akıl oldu.Dünyayı çılgınlık sardı.Düşünme imtiyazları Batılıların elinden alındı; kimseye verilmedi.Aklı başında olanlar şiddetle cezalandırıldı.Deliler kefaletle tahliye edildi.Descartes’in kitapları meydanlarda toplanıp yakıldı.Onlarla birlikte bütün evraklar, belgeler, tapular, senetler, nüfus cüzdanları, mahkeme kararları, paralar, otobüs pasoları, aylık yolculu karneleri, diplomalar, dilekçeler, banka cüzdanları, raporlar, kanunlar, tüzükler, ölüm ilmühaberleri, aşk mektupları ve bilumum mektuplar, etiketler, izin kağıtları, terhis teskereleri, kadro cetvelleri, tayin kararnameleri, istifa mektupları, can sıkıcı eleştiri yazıları, üyelik kartları, yemek listeleri, fakirlik ilmühaberleri, vekaletnameler, bütün vesikaların noterce tasdik edilmiş suretleri, okul karneleri, icra tebliğleri, kira kontratoları, Carnegie’nin öğütleri, gazeteler, şeref diplomaları, seçim kütükleri, seçilme mazbataları, biletler, evlenme cüzdanları, vasiyetnameler, can sıkıcı günlük takvimler, “saat on ikiye kadar bekledim evden çıkıyorum” “yarın öğleden sonra uğrarım” “akşam evdeyiz” “cumartesi odada buluşalım” gibi anlamsız haberleşme kağıtları, üzerine şarkıcıların resimleri basılı bilumum afişler, tabelalar, genelev kadınlarının vesikaları, kitap halinde toplanmış günlük makaleler fıkralar röportajlar, kilit altında tutulan pul koleksiyonları, pasaportlar, yasak levhaları, çamaşır ve gömleklere işlenen her türlü markalar, tabanca ruhsatları, imtihan kağıtları, yılbaşı tebrik kartları, bayram tebrik kartları, nüfus kütükleri, her çeşit evrak-ı müsbite, işçi kontrol kartları, kartvizitler, davetiyeler, rozetler, kongrelerde delegelerin göğsüne takılan kurdele ve işaretler, piyango biletleri, faiz kuponları, iskambil kağıtları, çocukların boynuna takılan “öpme beni” önlükleri, lokantalarda üzerinde “tutulmuştur” yazan kartlar, toplantı salonlarının kapısına asılan “toplantı var” levhaları, “kapalıdır” levhaları, “öğle tatili” levhaları, dükkanlardaki “müşteri velinimetimizdir” , “müşteri daima haklıdır” şeklinde levhalar, “düşün” “bugünün işini yarına bırakma” “doğruluktan ayrılma” gibi öğütler veren levhalar, çift çizgili defterler, tek çizgili defterler, çizgili kağıtlar, kağıtlar da yakıldı.Yanan kağıtların alevleri gökyüzüne yükseldi.Dünyayı bir aydınlık kapladı.Elektrik idaresi iflas etti.Herkesin gözü açıldı.Bu alevler herkesin içini ısıttı, kalbindeki buzları çözdü.Bütün buzlar eriyince, ortalığı gözyaşı selleri kapladı…

Oğuz Atay
Tutunamayanlar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder