18 Haziran 2022 Cumartesi

Golem - Gustav Meyrink


...

Düşünce ve eylemlerimin zembereği başka, unutulmuş bir yaşamda saklıydı, bunu görüyordum -onları asla bilemeyecektim: Dibinden kesilmiş bir bitkiyim ben, başka kökten fışkıran bir aşı.O "yola" açılan bağlantıyı zorla kurmayı başarsam, oraya kilitlenmiş hayaletlerin ocağına düşmeyecek miydim yeniden?

...

Hissediyorum: Orada, kavranılmaz şeyler birbirine bağlanmış ve yolun nereye gittiğini bilmeyen kör atlar gibi yan yana koşturuyorlar.

...

İnsanlar yattıkları yerden kalkınca uykudan silkindiklerini sanırlar; bilmezler ki duyularının kurbanı ve az önce elinden kurtulduklarından daha derin bir uykunun ganimeti olurlar.Sadece tek bir hakiki uyanıklık vardır, bu da senin şu an yaklaştığın şeydir.İnsanlara bundan bahsetsen hasta olduğunu söylerler çünkü seni anlayamazlar.Bu yüzden onlara bundan söz etmek beyhude ve gaddarcadır.

Akıntı gibi sürüklenirler -
Ve uyku gibidirler,
Aynı yakında solacak bir ot misali -
Akşamleyin biçilip kuruyacak bir ot misali.

...

Schemajah Hillel'in suratu ciddiyetten taş kesildi.

"İnsanlar hiçbir yoldan gitmezler, ne hayat ne de ölüm yolundan.Bu yüzden fırtınadaki saman tanesi gibi başıboşturlar.Talmud'da şöyle der: "Tanrı dünyayı yaratmadan önce, varlıklara bir ayna tuttu; aynada onlar varoluşun ruhani ıstıraplarını kabul ettiler.Diğerleri ise direndiler ve Tanrı bunları yaşayanların kitabından sildi.Sense bir yoldan gidiyorsun ve o yola özgür iradenle girdin -bunu şu an kendin bilmiyor olsan da: Kendini sen buraya getirdin.Kederlenme: Yavaş yavaş, bilgi gelince, hatıra da gelir.Bilgi ile hatıra birdir."

...

Bir defasında babamın, dünya bizim bozulduğunu düşünmemiz için var, dediğini duydum, -sonra, hayat ancak bundan sonra başlar.'Hayat'la kastettiğinin ne olduğunu bilmiyorum ama ara sıra bir gün bir şekilde 'uyanacağımı' hissediyorum.Bunun hangi durumda olacağını tasavvur edemesem de.Ve her seferinde, bunun öncesinde mucizeler olmalı, diye düşünüyorum.

Arkadaşlarım bana sık sık, 'Hiç mucize yaşadın mı ki sürekli bunu bekliyorsun?' diye soruyorlardı ve hayır dediğimde birden mutlu ve zaferlerinden emin oluyorlardı.Söylesenize, Herr Pernath, siz böylesi kimseleri anlayabilir misiniz?Küçük de olsa gerçekten de mucize yaşadığımı, ufak tefek..."Mirjam'ın gözleri ışıldıyordu, "size söylemeyecektim aslında..."

...


Bir yerlerde bir zaman, "Sadece çok aptal biri dış görünüşe güvenmez," diye okumuştum.Ne kadar doğruydu!Ne kadar doğru!

...

Bu adamı daha önce hiç bu kadar yakından görmemiştim.İnsanı iten, tüyler ürpertici çirkinliği değildi.(bu benim daha çok merhamet duymamı sağlıyordu: Bizzat tabiatın, doğarken öfke ve tiksintiyle suratına tekmeyi bastığı bir yaratık gibi görünüyordu) -bunun suçu başka bir şeyde, ondan yayılan tartıya gelmez bir şeyde yatıyordu.

...

Kafasında koni biçimli, düz kenarlı şapkası, burma bıyıkları, yüzünün kurşun grisi rengi ve gözünün altındaki yara iziyle Vrieslander, unutulmuş bir yüzyıldan gelen, suda boğulmuş bir Hollandalı gibi görünüyordu.

...

Hemen şimdi -öğleden önce.Yemeğe bile gitmemeli.Dolu mideyle dünyadan ayrılmak iğrenç bir düşünce!Islak toprakta yatıp içinde sindirilmemiş, çürüyen yemekler barındırmak.

...

"Neden hapisten firar edecekmişim ki?" diye çekinerek itiraz ettim, "Ben masumum."

Güzel Wenzel, "Bu firar etmemeye sebep değil!" diye karşı çıkıp şaşkınlıktan gözlerini patlattı.

...

"Yaşadığınız şeyi kısmen sembolik olarak görmelisiniz" diye açıkladı Laponder."Etrafınızda dikilen mavimsi ışıltılı insanlar, bir anadan doğan herkesin yanında sürüklendiği mirasla kazanılan 'ben'ler zinciriydi.Ruh 'tek başına bir şey' değildir, bu hale getirilmelidir ve buna da 'ölümsüzlük' denir; sizin ruhunuz henüz çok sayıda 'ben'den oluşmakta -tıpkı bir karınca yuvasının çok sayıda karıncadan oluşması gibi; binlerce atanızın ruh kalıntısını içinizde taşıyorsunuz- soyunuzun başlarını.Her varlıkta bu böyledir.Yoksa suni kuluçkayla yumurtadan çıkarılan bir tavuk milyonlarca yılın tecrübesi içinde olmasa, nasıl gidip hemen doğru gıdayı bulabilir?'İçgüdünün' varlığı, ataların vücuttaki ve ruhtaki varlığını açığa çıkarıyor.-

...


Bende durum şöyleydi: Görünürde hiçbir sebep olmadan 21 yaşımda bir sabah sanki değişmiş gibi uyandım.O zamana kadar beğendiğim şeyler bir anda bana önemsiz görünmeye başladı: Yaşam bana bir Kızılderili hikâyesi gibi aptalca geliyor ve önemini yitiriyordu; rüyalar kesinlik kazandı -çürütülemez, inandırıcı bir kesinlik halini aldı, anlıyorsunuzdur: İnandırıcı, gerçek bir kesinlik; gündüz hayatı ise rüyaya döndü.

...

Gustav Meyrink
Golem
Çeviri: Sami Türk

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder