...Burada; kaplumbağa, kertenkele, kocaman örümcekler, yılanlar gibi sürüngenlerle, başka bir ülkeden gelmiş çok ilginç bir çelişki olarak Aguanolara (Peru halklarından bir grup) rastlanır.Ne alçak bir ses, ne bir feryat duyulur; yaşamla ilgili duyduğunuz tek ses tıslama sesidir.
...
Kıyı birçok yerde kayalıktır ya da daha çok kömür artığı ile kaplıdır; orada, burada, içlerinde denizin köpüklü, öfkeli dalgalarla sürekli oyuklar ve mağaralar oluşturduğu demir posasını andıran, siyah ve yeşilimsi döküntü yığınları vardı; yukarıda gri, bedbin sis girdapları arasında uçuşan başka diyarların kuş çığlıkları karamsar bir karmaşa yaratıyordu.Deniz onlarsız sakin olmakla birlikte, okyanus kendisiyle çok barışık olduğunda bile, durmak bilmeyen o dalgalar kayalarla dövüşür duru.Ekvator'un denizde kalan bu kesimine özgü, kasvetli, bulutlu günlerde, çoğu denizin açıklarında, ayrı ve tehlikeli bölgelerdeki beyaz girdaplar ve köpüklü dalgalar arasında yükselen karanlık, cama dönüşmüş kitleler, cehennemi andıran bir görüntü oluşturur.Ölmüş olan bir dünya dışında başka hiçbir yerde böyle bir kara parçası bulamazsınız.
...
Onlara verilmiş olan büyülü yakıştırması, başka bir anlamda, yine de yanlış bir uygulama gibi görünüyor.Bu yabanıl ortamda yaşayan sürüngenlerin varlığı nedeniyle, bu adalara ikinci bir ad olarak İspanyolca Galapagos denilmiş; buradaki kaplumbağalarla ilgili olarak, çoğu denizci, tuhaf olmaktan öteye geçemeyen bir batıl inanca kapılmışlardır.
Daha çok tuğamiraller ve kaptanlar gibi, tüm kötü deniz subaylarının öldüklerinde (bazı durumlarda ölmeden önce) kaplumbağaya dönüştüklerine ciddi olarak inanılıyordu; işte bu nedenle onlar bu sıcak, çorak, kül diyarının tek başına yaşayan efendileriydi.
Bu tür tuhaf ve bedbin bir düşünce kuşkusuz öncelikle, böyle kasvetli bir çevreden ama daha çok belki de şu kaplumbağalardan esinlenmiş olabilir.Fiziksel özelliklerini bir kenara bırakırsak, bu yaratıkların görünüşlerinde tuhaf bir kendini suçlama duygusu sezilir.Uzun süreli kederlenme ve cezalandırılmış olmanın verdiği umutsuzluk duygusu başka hiçbir hayvan biçiminde onlarda olduğu kadar açık ortaya konulmaz; uzun ömürlü oluşları da bu izlenimi gidermemektedir.
...
Acaba, belleğimde canlı kalan bu anı ya da düşlerimin büyüsüyle Galapagos Adaları konusunda bir göz yanılmasının kurbanı mı oldum bilemiyorum.Genellikle toplumsal şenlik ortamlarında ve özellikle eski büyük konaklarda yapılan eğlencelerde mum ışıklarının geniş odaların kuytu köşelerinde oluşturduğu gölgeler, yalnız ormanların büyülü çalılıklarını çağrıştırır; o anda, ansızın değişen bir davranışla, gözlerimi bir noktaya dikip, o düşsel yalnız ortamdan çıkıp gelerek, yerde ağır ağır emekleyen, sırtında yanmakta olan harflerle "Ölümü unutma" yazan dev bir kaplumbağa görür gibi olmuş ve arkadaşlarımın dikkatini çekmiştim.
...
Rodondo Kayalıkları
"Tehlikeli, korkunç ve uğursuzdurlar,
Bu açgözlü sarp kayalıklar,
Ne bir balık, ne de bir kuş uğrar,
Ancak çığlık atan martılar konar ve beyaza boyar
İşte o ürkünç yamaçta sakin belkiyor,
Yırtıcı kuşlarla birlikte karabataklar."
*****
"Yumuşar coşkun denizin çınlayan dalga sesleri birlikte
Yanıt verir büyük kayalıklar dipte,
Sonra çıkar, kırılan dalgalar yükseklere
Ve ağır, ruhsuz bir sessizlik çöker yine."
*****
"O anda bir gemici, yavaş çekin kürekleri, dedi,
Dinleyelim birazını, bu ender bir melodi."
*****
"Ansızın üstlerinde sayısız zararlı kuş haykırınca,
Ve lanetli kanatlarını çırpan kuşların uçuşuyla,
Körü körüne ilerledi denizciler karanlıkta,
O uğursuz gecede kaygıyla."
*****
"Tüm bahtı kara, ölümcül kuşlar
Tepelerinde sürüyle dolaşıp durdular."
...
İlginç deniz kuşlarının doğal tarihinin Rodondo'dan başka bir yerde daha iyi incelenebileceğini sanmıyorum.Burası bir okyanus kuşhanesidir.Ne bir gemi direğine, ne de bir ağaca konmamış olan, asla yalnız uçmayan münzevi ardıçları ve öteki kuşların uçmadığı yerleri bilen bulut kuşları gelir buraya.
...
Rodondo'nun zavallı balıkları!Kurbanı olduğunuz özgüveninizle, insanoğlunun karakterini anlamadığınız için düşüncesizce güven duyanlar arasına katılmış olursunuz.
...
Albemarle'nin nüfusunu öğrenmek isterseniz, size o noktada yapılmış olan en güvenilir istatistiklere göre yuvarlak olarak verebilirim:
İnsan, yok.
Karıncayiyen, bilinmiyor.
İnsanlardan nefret edenler, bilinmiyor.
Kertenkeleler, 500.000.
Yılanlar, 500.000.
Örümcekler, 10.000.000.
Semenderler, bilinmiyor.
Şeytanlar, etkin
Net toplam 11.000.000
İblis grupları, karıncayiyenler, insanlardan nefret edenler ve semenderler sayılamadıkları için hariç tutulmuştur.
...
Barrington Adası ve Korsanlar
"Bırakalım artık köle gibi korkakça boyun eğmeyi,
Atalarımızın tüm mirası çok az kişinin ellerinde,
Biz koca yeryüzünün çocukları, her yerde,
Alalım payımızı her ne olursa.
Bölüşelim her ne varsa."
*****
"Özgürce gezinen dünyanın efendileri,
Dinleyin bizi, her neredeyseniz, geliyoruz biz,
dinlemeyiz kimseyi.""
*****
"Şimdi ne denli cesur, ne denli neşeliyiz.
Ne denli yakınız ilk mirasımıza,
korkusuz ve uzağız küçük sorunlardan!"
...
Charles Adası ve Köpek Kral
...Tüm ilkel bölgelere yerleşme sırasındaki sorunlar, birçok göçmenin huysuz kişiliğine bağlı olarak daha da artmıştı.Sonunda majesteleri sıkıyönetim ilan etmek zorunda kalmış ve lavdan yapılmış sarayına, sorgulanabilir hırsızlık amacıyla yalın ayak, ayak uçlarına basarak gizlice girmeye çalışan kullarından birkaç isyancıyı kendi elleriyle avlamış ve haklamıştı.Bununla birlikte, bu tür girişimlerden önce, tedbirli davranıp bekçi köpeklerine destek olarak, daha güvenilir adamlarından bir koruma birliği oluşturmuştu.Ancak bu mutsuz ulusta uygulanan politikadan anlaşılacağı gibi, koruma görevinde olanların dışında herkes doğrudan isyancı ve kötü birer vatan haini olarak nitelendiriliyordu.
...
Norfolk Adası ve Çolo* Dulu
"Bir kadın ilişti gözlerime sonunda,
Oturuyordu bir adanın kıyısında,
Büyük kederleri ve acıları arasında,
Katlanılmaz yazgısına ağlıyordu,
Yardım istiyor, sonsuzluğa dek haykırıyordu."
"Kara gözleri gece gökyüzüydü,
Beyaz boynu kar gibi
Yanakları sabah ışıkları gibi kırmızıydı;
Şimdi yatıyor toprağın altında.
Öldü sevgilim,
Yatıyor şu anda, evet,
Şu kaktüs ağacının altında."
"Her yalnızlık ortamı iyileştirir seni,
Gözyaşını dökeceksin;
Yaşam seni süslemeyinceye dek sevecek,
Acıma duygun yok oluncaya dek yas tutacaksın."
*Çolo: Orta ve Güney Amerika'da yerli-İber karışımı kökleri olan kişi.Mestizo ya da Hunilla.
...
Fırtınada bir kayaya çarparak parçalanmış bir geminin denizcilerinin, enkaz kalıntılarından oluşturdukları bir sandalla yine aynı dalgalarda yola çıkması gibi Hunilla da enkaza dönmüş yalnız bir insan gibi kötülükten güven umuyordu.İnsanlık, ey güçlü şey, sana şanlı zaferlerle değil fakat şu yitirilen zaferle tapıyorum.
...
Katillerin de yas tutmaları gerektiğini düşünmek onu deli ediyordu.
...
Gururun verdiği boş yücelik duygusu, büyük kederlere teslim oluyor; doğadan gelen gurur, doğanın yaptığı işkenceye boyun eğiyordu.
...
Kaçaklar, Serseriler, Yalnızlar, Mezar Taşları vb.
"Kimse görmemiş ne bir meyve ne de yaprak verdiğini
Bunların tümü eski dip koçanı ve ağaç kütüğü
Budakları sarkmış gövdesi eğri büğrü
Bir sürü hainin bir zamanlar asılmış olduğu."
...
Birçok adada bulunan uçurum diplerindeki kayalıklarda çürümüş sebze ve çöp kalıntıları ya da fazla büyümüş çalılıkların doldurduğu küçük su havuzları göze çarpar; incelendiğinde, zavallı sürülmüşler ve onlardan daha da sefil kaçakların bu havuzları açmak için kullandığı yapay gereçler ortaya çıkar.
...
James Adası kumsalında uzun yıllardır, iç alanlara yönelik ilkel bir işaret direği vardır.Bu ıssız noktada bir konukseverlik olarak algılanabilecek bir simgeyi gören, elinde bir akçaağaçtan tabağı olan, iyi niyetli bir keşiş ya da bir yabancı, sessiz bir köşeye ulaşıncaya dek simgeyi izler ve tek karşılaması mezarındaki şu yazı olan bir kişinin kabriyle karşılaşır: Burada, 1813'te, gündoğumunda düelloda ölen 21 yalında, U.S. firkateyni Essex'in bir teğmeni yatmaktadır: Erginliğe ölümünde erişti.
Yakılmak için kendi duvarları dışına çıkmadan, öldükleri yerde gömülen Avrupa'daki eski manastır kurumlarında olduğu gibi, Büyülü Adalar da hatta büyük yeryüzü manastırında olduğu gibi kendi ölülerini gömmektedir.
Denizcilik yaşamında okyanusa defnedilmenin salt bir gereklilik olduğu bilinmektedir ve kara pruvadan net görülemeyecek kadar uzakta olduğundan uygulanırdı.Bu bakımdan, Büyülü Adalar yakınlarında seyreden gemiler için uygun bir Potter alanı sunulmaktadır.Defin sona erince, iyi yürekli bir baş kasara ozanı ve ressamı eline fırçasını alıp basmakalıp bir mezar kitabesi yazar.Uzunca bir süre geçtikten sonra, o bölgeye yolu düşen diğer iyi yürekli denizciler de genellikle mezarı mas olarak kullanarak zavallının ruhuna bir dost kadehi kaldırırlar.
Chatam Adası'nda kasvetli bir koyakta bulunan bu yazıt, bu kitabeler için bir örnek oluşturabilir:
"Ah, Jack ben de senin gibiydim kardeşim,
Buradan, şu anda senin gibi geçerdim
Öyle yiğit, öyle neşeli,
ama ne yazık ki bitirdiler işimi.
Artık işe yaramıyor gözlerim.
Buraya tıkılmışım şimdi, şu cürufun içindeim!"
Herman Melville
Büyülü Adalar
Toplu Hikâyeler-I
Ayrıntı Yayınları
İngilizce Aslından Çeviren: İrfan Seyrek
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder