Hüsameddin Ankaravi Efendi, Ankara'da yaptırmakta olduğu camiyi bitirmeye yakın İstanbul'a mektup yazıp ilk cuma namazında hazır olmak üzere müridlerini davet etmiştir.O gün, daha önce gelen dervişler ve ahbaplar camide toplanıp Kur'an tilavet ederlerken Hüsameddin Ankaravi Efendi İstanbul'dan gelenlere sormuş:
"Bali Ağa gelmedi, ezan yaklaştı, gelmeyecek galiba." Dediler ki "Biz onunla İstanbul'da görüştük, gelecektir.Bize yoldaş olmadı, ama gelmesi lazımdı." İçlerinden birisi de dedi ki: "Efendim, Bali Ağa kulunuzda eski çalışma, gayret ve riyazet kalmadı gibi.Nefsanilik ve tenperverlikte her gün tavuk çorbası yerim diye bana öğündü."
Biraz vakit geçince Şeyh Hazretleri makamından kalkıp cami kapısına yöneldi, bazıları da yanında olmak üzere camiden dışarı çıktıklarında gördüler ki, Bali Ağa acayip hal ve garip tavırlar içinde çıkıp geliyor.Yaklaşınca atından inip yerlere yüzünü gözünü sürerek tam bir tezellül ve mahviyetpereverliklehareket ederek Hazret-i Pir Hüsameddin'e yaklaştığında Pir de birkaç adımla karşılayıp boynuna sarıldı.El ele camiye girdiler.Sonra, Hazret-i Pir makamına geçti, Bali Ağa pabuçlukta oturdu.
Ardından Hazret-i Pir söze başlayıp; "Oğul Bali, riyazeti terk etmişsin, her gün tavuk çorbası yerim, demişsin." buyurdu.Bali Ağa da: "Efendimin malumlarıdır, tavuk çorbasından muradım fukara ve ehl-i şevke yapılanların yakınlarında taş teknelere tavuk ve köpekler için koydukları çorbadır.Fakir de sabah namazına giderken o hayvanların yiyişlerini görünce nefsi horlamak için onlarla birlikte olurum." Aziz de buyurdular: "Benim zannım da böyledir.Tenhada nefsini alçaltırsın, fakirlik çeker riyazet edersin ve halini saklamak için laubali söylersin, melamet izhar edersin.Halk dış görünüşüne ve sözüne bakar, kötülerler.Bundan sonra senin ismin "Hamza" olsun.Bu meşreb senin şehadetine sebep olur.Şehitler sultanı Hazret-i Hamza'nın (r.a.) sancağı altında haşrolacaksın."
Pir Hamza Bali
Anadolu Erenleri & Melamet Hırkası
Mehmed Hakan Alşan
"Bali Ağa gelmedi, ezan yaklaştı, gelmeyecek galiba." Dediler ki "Biz onunla İstanbul'da görüştük, gelecektir.Bize yoldaş olmadı, ama gelmesi lazımdı." İçlerinden birisi de dedi ki: "Efendim, Bali Ağa kulunuzda eski çalışma, gayret ve riyazet kalmadı gibi.Nefsanilik ve tenperverlikte her gün tavuk çorbası yerim diye bana öğündü."
Biraz vakit geçince Şeyh Hazretleri makamından kalkıp cami kapısına yöneldi, bazıları da yanında olmak üzere camiden dışarı çıktıklarında gördüler ki, Bali Ağa acayip hal ve garip tavırlar içinde çıkıp geliyor.Yaklaşınca atından inip yerlere yüzünü gözünü sürerek tam bir tezellül ve mahviyetpereverliklehareket ederek Hazret-i Pir Hüsameddin'e yaklaştığında Pir de birkaç adımla karşılayıp boynuna sarıldı.El ele camiye girdiler.Sonra, Hazret-i Pir makamına geçti, Bali Ağa pabuçlukta oturdu.
Ardından Hazret-i Pir söze başlayıp; "Oğul Bali, riyazeti terk etmişsin, her gün tavuk çorbası yerim, demişsin." buyurdu.Bali Ağa da: "Efendimin malumlarıdır, tavuk çorbasından muradım fukara ve ehl-i şevke yapılanların yakınlarında taş teknelere tavuk ve köpekler için koydukları çorbadır.Fakir de sabah namazına giderken o hayvanların yiyişlerini görünce nefsi horlamak için onlarla birlikte olurum." Aziz de buyurdular: "Benim zannım da böyledir.Tenhada nefsini alçaltırsın, fakirlik çeker riyazet edersin ve halini saklamak için laubali söylersin, melamet izhar edersin.Halk dış görünüşüne ve sözüne bakar, kötülerler.Bundan sonra senin ismin "Hamza" olsun.Bu meşreb senin şehadetine sebep olur.Şehitler sultanı Hazret-i Hamza'nın (r.a.) sancağı altında haşrolacaksın."
Pir Hamza Bali
Anadolu Erenleri & Melamet Hırkası
Mehmed Hakan Alşan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder