"Önce başkalarının esiriydim.Bunun üzerine onları terk ettim.Sonra kendimin esiri oldum.
Bunun daha kötü olduğunu görünce kendimi de terk ettim."
S. B. Eleutheria
Jan Jonson projenin gelişiminden haberdar etmek için bir mektup göndermişti.Beckett bana mektubu okudu.Jonson mektupta Kumla hapishanesine ilk girdiği günü , klostrofobi ve panik duygusuyla birlikte hissettiği heyecanı anlatıyor.Beckett bu konuda tuhaf bir saptamada bulundu: Tutsak olmak için cesaret gerektiğini söyledi, "Tercih şansı olmasa bile, cesaret gerekiyor.Hapishane sadece hareket özgürlüğünün ortadan kaldırılması değildir, atmosfer basıncında ve havanın bileşiminde de bir değişimdir.Sanki duvarlar sizi kuşatmakla yetinmiyor da derinizi ve düşüncenizi eziyor gibi.İnsan hem patlama noktasında olduğunu, hem de patlayacak yerinin olmadığını hisseder."
---
Hapishane, cezaya eklenmiş bir cezadır.
---
Bir süre önce size bir öğütte bulunmuştum: Yazdıklarınızı tekrar tekrar okuyup düzeltin.Defalarca.İkinci ve son öğüdüm de şu olacak: Kırlara, ormanlara ve mahzenlere silah saklayın.Zarar görmemeleri için onları biraz yağlayarak bezlere sarın, mermileri kuru bir kutuda saklayın.Ve erzak depolayın.Bir paket pirinç size önemsiz gelebilir.Ama önemlidir.Bir paket pirincin, bir patatesin, bir parça çikolatanın ne muhteşem şeyler olduğunu bilmek için açlığı yaşamış olmak gerekir.Evet, dostum: Silah ve çikolata saklayın.
---
Yanından ayrıldım.Aramıza hüzün girmişti.Bunun dostluk olmayan bu dostça ilişkinin sonu olduğunu ikimiz de biliyorduk.
---
"Ne yaptığını bilen insanlardan şikayetçi olunur.Bu dünya ne yaptığını bilmiyor ve ben ondan da şikayetçi olmayacağım.Fakat darbelerden kaçınabilmek için biraz kenara çekileceğim ve ailem ve dostlarımla, insanın kendine icat ettiği ve ölür ölmez yok olan o cennetle birlikte yaşayacağım."
Martin Page
Samuel Beckett'a Göre Arıcılık
Türkçesi: Işık Ergüden
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder